8 Ocak 2010 Cuma

insanlar mutsuz.

oysa ne güzel başlamıştım ben güne. dünden iyice dinlenmiş, uykusunu almış, sabah kahvesini içmiş, havanın o sert soğuktan ılığa geçişiyle mutlu olmuş neşeli bir kız olarak çıktım bugün hisarüstü yollarına. ama bugün karşıma çıkan herkes mutsuzdu neredeyse.. yolda kaza olmuştu, insanlar bağırışıyordu birbirine. küçücük bir kız çocuğu annesine isyan ediyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu kadıköyde. metrobüste asıl suratlı 90 kişi gördüğüme yemin edebilirim.. okul yine aynıydı da, çıktık canerle, shuttle şöförü mutsuz, markete girdik kasiyer mutsuz. bakkalın kapısında kafayı yemiş bir adam, belli ki hayattan tokatı fena yemiş, kendine gelememiş. dorm a girdik, ziyaretçi kartımı veren amca hayattan bezmiş. beşiktaş a geçerken bir sürü dalgın insan gördüm etrafımda. tadım kaçtı hem de fena kaçtı. sabahki neşemden, heyecanımdan eser yoktu şimdi. vapurda tam karışma dünyalar tatlısı tonton bir amca. masmavi boncuk gözleri vardı, içi ışıl ışıldı güzel gözlerinin ama derinlikleri kapkaraydı sanki. bir kaç dakika önce korkunç bir haber almış gibi bir hali vardı yüzü bembeyaz, dudakları sımsıkı kapalıydı. uzunca süre gözgöze geldik tatlı amcayla. içim acıdı. o da mutsuzdu çünkü. düşündüm, bugün mutlu bir insan gördüm mü diye. emin olamadım. amcanın hüznü beni ele geçirdi, zaten denizdeydim, vapurlar canımı yakıyor uzun zamandır. ebrumu hatırlatıyor bana, onun acısını. iyice sinirlerim bozuldu. gözlerimin dolduğunu hissediyordum amcaya bakarken. o da farketmiş olacak ki gülümsedi bana kırgın gözleriyle. yapma kızım der gibi. ben de ona gülümsedim ama benim ki de buruk bir gülüştü. acısını paylaştım sessizce. amcanın yanında oturan kız hüzünlüydü. kolera günlerinde aşk ı okuyordu, o da mutsuz görünüyordu. rıhtımda serhat karşıladı beni. allahtan o mutluydu bugün. biraz neşe geldi günüme. sonra birbirinden tatlı arkadaşlarıyla oturduk. keyfim yerine gelmişti. ama evde de anneciğimi canı sıkkın buldum. anladım, bugün mutsuz bir gün. anladım bugün olumlu birşey yok hayatta. kim bilir, yarın da mutsuz olucaktır belki insanlarımız. işlerini sevmiyorlardır çünkü, üç kuruşa bütün gün eşek gibi çalışmaktan bıkmışlardır. baktıkları her yerde karşılarına çıkan korkunç inşaatlar içlerini sıkmıştır. milyonlarca kanser hastasından biri de onların en yakınındakilerdendir. değişen dünya onlara da fena koymuştur. belki bu mutluluğu hakeden insanlar hep mutsuz kalıcaktır. çok kızgınım bugün dünyaya. yazık insanlarıma. yazık o tatlı tonton amcaya. keşke o ana dönebilsem.. amcaya gidip neyin var amcacım, üzülme diyebilsem. kendimi suçlu hissediyorum bakışları akılma geldikçe. yardıma ihtiyacı vardı sanki. neyse, edemedim. kendime de hayrım yok ki benim. yarın huzurevine falan gitmek istiyorum, ulaşabildiğim kadar yalnız ya da mutsuz insana ulaşıp, azıcık da olsa dünyada güzellik kaldığını göstermek, değerli olduklarını hatırlatmak istiyorum. ya da minik öksüz bir bebeği kucağıma alıp onu okşamak, ileride ne kadar çirkin bir dünyayla tanışıcağını söyleyip onu uyarmak istiyorum. ya da hiç olmazsa balözüne gidip biraz içimi dökmek istiyorum. bu böyle olmaz, bütün bu insanlar mutsuz kalmamalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

söylemeden edemicem..