15 Ocak 2010 Cuma

izmir

izmir'e uçakla gitmeyi çok sevmem ben. 45 dakikada kendini adnan menderes'te bulursun, ne olduğunu bile anlayamadan aynı ortamda baban yerine dayın duruyordur. heyecan bile duyamazsın doğru dürüst, uçakta yok havaalanı işleri yok oturdum kalktım yok hostesler bilmemneler ee nerede kaldı 'izmir'e gidiyorum' duygusu, heyecanı. road trip her zaman tercihimdir izmir' e gidiş şekli olarak. çok fark etmez, arabayla gitmek de aşırı keyiflidir benim için otobüsle de. artık iyice düzelen yollar sayesinde 6 saate kadar indi izmir-istanbul arası. sıkıntı yok yolda, istediğin gibi mola verirsin (tercihen susurluk'ta) bir ayvalık tostu bir susurluk ayranı içersin, moladan sonra tokluğun da verdiği rehavetle biraz kestirirsin, balıkesir'de buluverirsin kendini gözlerini açtığında. yol her zaman eğlencelidir, gerçekten. kiminle yolculuk yaptığın çok fazla önemli değildir çünkü herkes yola kaptırır kendini, varacağı yeri hayal eder tüm yol. ben genelde kopilot olurum annem şöforken. babam varsa annem kopilotuysa da arkada kardeşimle çocuklaşır, kim yayılarak uyuyacak tartışmalarına girerim. istediğim müzikleri çalarım, bazen çok huysuz olurum sabırsızlığımdan dolayı. otobüsle gidiyorsak da tamamen herkesten soyutlarım kendimi. bir kahve, elime bir kitap kulağıma da kulaklık, tamam bütün yol mutlu olurum. izmir yolunda bir viraj vardır, tepede. o virajı döner dönmez izmir karşılar sizi. tepeden sola doğru kafanızı çevirseniz yeter, ışıl ışıl izmir (hele geceyse) ayaklarınızın altındadır şimdi. çocukluğumdan beri ne zaman o viraja gelsek 'biz izmir'e geldiiiiik' derim ya da annem der, mutlaka güler, heyecanlanır, iyice sabırsızlaşırız. işte o tepede izmir'e bakarsanız uçak yolculuğunu seçmediğiniz için çok mutlu olursunuz. tamam, uçak yolculuğu da çok keyifli, hele karanlıksa şehirden kalkarken de diğer şehre inerken de o ışıklar, gittikçe büyüyen ya da küçülen renkler insanı çıldırtır ama yine de o virajdan dönerken alacağınız hazzı veremez. o virahı da aldıktan sonra, gaza yüklenmek istersiniz hemen gidelim diye. izmir'e girdiğinizi anladığınız an, etrafa bakmaktan şaşı olursunuz. TMO binasını görünce o tanıdık huzur kaplar içinizi. denizden çirkin bir koku yoklar sizi bir an, geçer sonra. alsancak'a doğru yol alırsınız. hele sizi bir bekleyen varsa orda.. benim anneannem bekler hep balkonda. elinde sigarası, karşı komşularıyla heyecanını paylaşarak, kabına sığamayarak bekler bizi. biz sokağa girdiğimizde telaştan ne yapacağını şaşırır, biz de tabii gülümsemekten çenemiz ağrır bir şekilde ona el sallarız, korna çalarız. geldik geldik diye camdan sesleniriz. apartmana girerken bir rutubet, merdivenleri çıkarken nefes kesilmesi karşılar bizi. anneannemin evi her zaman aynıdır, o yüzden girdiğim an mutluluktan ve hüzünden gözlerim dolar. aynı anda. ilk iş mutfağın balkonuna çıkarım, tam karşıdaki sandalyede dedeciğimin hayalini görürüm, öperim onu sonra geçerim içeri. odaları gezerim tek tek yüzümü bile yıkamadan önce. hasret giderdikten sonra anneannemin kucağına atarım kendimi ve izmir'in tadını çıkarmaya o an başlarım. evet, izmir yaşanılası bir yerdir. izmir vazgeçmesi çok zor, ayrılması işkence bir yerdir. evdir çünkü,yuvadır. kordon'da lodostur, karşıyaka'da denizin hırçın dalgalarıdır. kıbrıs şehitler'de gotikler, gül sokak'ta tikilerdir. sevinç pastanesi'nin önünde buluşmaktır, reci's de yemek yemektir. sir winston'da kahve içmek, kordon'da en sevdiklerinle elele kolkola yürümek, oturup bira içmektir. izmir teleferiktir, varyanttır. pasaportta toplanmaktır, cumhuriyet meydanıdır, heykeldir. 9Eylül'de heykelde olmaktır izmir, 29ekimde kordonda yürümektir. alsancak'ta herkesin birbirini tanımasıdır, herkesin elinde büyükmektir. orada herkes haladır, teyzedir. amcadır,dededir,dayıdır. izmirliyim demektir izmir, izmirli hissetmektir. fuar'da zaman geçirmek, lozan büfe kapanınca üzülmektir. kipa'dır izmir, egs'dir. mavişehirdir, konaktır,hataydır. izmir'de olmak insanın yaşayabileceği en güzel deneyimlerdendir, tadılması gerekir, tadına varılması gerekir. bir de orada bir aileniz, bir aşkınız, bir dostunuz, sizi bekleyen birilerinin olması gerekir. melis'le buluşmak, burçak'la kolkola yürümek, hüsnü'yü onur'u rasim'i mustafa'yı aramak, sunset'te toplanmak gerekir. izmir öyle bir yerdir işte. bir kere aşık olan da kolay kolay vazgeçemez izmir'den.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

söylemeden edemicem..