23 Ocak 2010 Cumartesi

dear snow!

bu kara bir blog yazılmaz mı şimdi, ayıp olurdu valla. evde kimsenin olmamasından da biraz etkilenip, çok fazla saatlerle uyudum. her gözümü açtığımda kalkma fikrini çekici bulmayıp tekrar uyumayı başardım. sorun şu ki, perdelerimi tamamen kapatıp uyuduğum için dışarıda nasıl da mükemmel bir manzara var bihaberdim. neyse, saat artık 14.30 gibi saçma bir geç olma durumundayken (en sonunda) perdeyi açmayı akıl edebildim. yatakta perdeyi açtım ve 1 saniye sonra fırlamıştım. ilk yaptığım camı açmak oldu. yani salaklığın bu kadar tabii sen sıcacık yatağından çık eksilerde havaya! ama o soğuk hiç rahatsız etmedi beni (deriiin bir nefes alana kadar) sonra biraz üşüdüm tabii ama gülmekten gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı, gülmekten dediysem komik birşeye gülmek değil mutluluktan gülmek.
bu bembeyaz manzaraya ne zamandır hasrettim, ne zamandır onu görmeyi bekliyordum belli değil çünkü. geçen sene yağmadı böyle, önceki sene de çok uzakta kaldı sanki. balözü'nde kaan'la buluşup bütün mahallede kartopu oynayışımız, 6-7 tane küçük çocuğun oyununa katılıp onlarla yerlerde yuvarlanışımız, parka gidip karlı oyuncaklar üzerinde çocuklar gibi eğlenmemiz sanki çook eskilerde gördüğüm bir rüya gibi şimdi. ama o kadar net ki hafızamda, o kadar güzel ki anısı. kendimi arabaların üzerine bırakışıma çok gülmüştü kaan. pürüzsüz yüzeyleri bozmak zorundayım, bu takıntımı o gün öğrenmişti ve çok eğlenmişti. yerlerde de yuvarlanmıştım aynı şekilde, kamyonların tepelerine de vurmuştum.
çocukluğumun geçtiği mahallenin her bir yerini ayrı sevdiğimden, her bir yerinde ayrı kar maceraları yaşadığımdan yıllardır, başka bir yerde kar fikrini canlandıramıyorum bile. sanki kar sadece burda bu kadar masalsı, bu kadar eğlenceli ve bu kadar gerçek. başka yerlerdeki karlar burdaki gibi olamaz bence. buna nasıl da inanıyorum! gökhanlarla girdiğimiz kardanadam yarışları, kızlara karşı erkekler yaptığımız kartopu savaşları, arka bahçede yaptığımız kar mangal partileri, kırmızı şaraplar, zeytinler ve havuçlar, forsa sokak'ın kar kavramından anladığı eğlence ve bütünlük.. hiç unutamayacağım, tadından asla vazgeçemeyeceğim binbir ayrı lezzet bu anılar. şimdi hepsi çok geride kalmış gibi görünse de bende hiç geride değiller. hala taptaze, hala hem yaşanan hem özlenen anılar bunlar. yine de bir buruk oluyor içim aynı şeyleri aynı kişilerle bir daha asla yaşayamayacağımın bilincinde olduğum için. bu, şimdi camımdan gördüğüm kar manzarası bana eskiden hissettiğim gibi hissettiremiyor şimdi ne acı! eskiden bu karı gördüğüm an fırlar, lahana gibi giyinir, yukardan kızları yandan gökhanları kaptığım gibi 5 dakika içinde bahçede bulurdum kendimi. şimdi 3 saattir boş boş izliyorum yağan karı. bir gözlerim doluyor bir gülümsüyorum, ama kalkıp da inemiyorum. kimse yok çünkü kafasına kartopu fırlatıp güleceğim, arka bahçede kıstırıp yerlerde yuvarlayacağım, balözü'nden park'a kadar kovalayacağım. bir de içimdeki o çocuk yok şuan, tuhaf bir şekilde yok. daha dün içimdeydi sanki de şuan bir yerlere kapatılmış. üzgünüm bundan dolayı çünkü şimdi aşağıda çılgınlar gibi eğlenmek isterdim, kar izleyerek bunları yazacağıma. bir kaç sene öncesine dönebilseydim keşke! keşke..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

söylemeden edemicem..