31 Ocak 2010 Pazar

salinger!

içime doğmuş gibi bir kaç gün önce holden'ı anlatmam, salinger'ı anmam, ve onun kaybı. bazen nasıl da ürküyorum şu 6. hissimden! üzüldüm açıkçası. evet yalnızca catcher in the rye idi onu tanımama sebep ama, çok sevmiştim ben hikayeyi, çok anlamıştım ben holden'ı. bir de lise hayatımdan bir parçaydı o, ondan sanırım hüznümün bir kısmı. tamam kim ki o, her gün binlerce değerli insan veda ediyor hayata tanıdığımız ya da tanımadığımız. ama yine de farklı geliyor işte, adını görünce bir anlık bir şok yaşayıveriyorsun 91 yaşında dolu dolu bir hayat da geçirmiş olsa o, 'öldü' kelimesini yakıştıramıyorsun hayran olduğun bir kaleme. herneyse, eğer ölümden sonra yaşam varsa falan, çok mutlu olsun orda, holden gibi üzülmesin, kendiyle özleşleşmiş, kendine o çok benzeyen çocukla kaderleri faklı olsun dileğim. huzur içinde devam etsin sonsuzlukta, bembeyaz olsun çevresi, buz tutmasın onun etrafındaki göller, ördekler ölmesin orada. teşekkürler ona, sadece holden için bile edebiliriz ya bu teşekkürü, daha geniş benim teşekkürüm. yazmayı sevdiği, basit ama dolu dolu yazdığı, bana ingilizce edebiyat dersini sevdirdiği, gözümüzde ölümsüzleştiği için teşekkürler ona. bu iğrenç, buz gibi ve duygusuz dünyadan gittiği için onun adına seviniyorum aslında, eminim gittiği yer her neresiyse (ya da hiç bir yerse) buralardan daha çekilebilir yerlerdir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

söylemeden edemicem..