29 Ağustos 2011 Pazartesi

arka bahçe

Suadiye'nin üstünde, Forsa Sokak'ın tam ortasında yanyana iki apartman vardır. Biri Barış, biri Doktorlar apartmanı. Barış'ta Küçük ve Büyük Gökhan vardır, Doktorlar'da ben, Dilara, Büşra, Pınar ve eskiden Ecem.
Komşu ilişkilerinin en yoğun, en derin, en gerçek olduğu iki apartmandır bunlar. Bahçesinde yıllarca çocuklar koşup oynamıştır. İlk aşklarını burada yaşamışlardır. Doğum günlerini birlikte kutlamış, ailelerinden birini kaybettiklerinde birbirlerine sarılıp bu bahçelerde ağlamışlardır.
Nelere şahit olmadı ki arka bahçe.. Teoman'ın kasetleri, Tarkan'ın yeni albümleri oradaki bir kasetçalara konur, ağacın dibindeki prizden elektrik alarak hafif bir ışık altında şarkılar çalınır, cipsler, kolalar, sonra ilk biralar, patlamış mısırlar, köpek maması takma adıyla soslu mısırlar yenir içilirdi.

Bir de tüm bunlardan bağımsız bir geçmiş var arka bahçede. Ben korkunca oraya inerdim. Sıkılınca, boğulduğumu hissedince, bağıra bağıra ağlamak istediğimde, evde yapamayacağım telefon görüşmeleri için hep arka bahçemize inerdim. Arabamızı kullanmaya başladığımda, park yeri için arka bahçede gezerdim. En garibi de, geldiğimde 8 yaşında olduğum halde, ilk günden şimdiye değişimini, gelişimini, yaşanmışlıklarını, hepsini gözümün önüne getirebilmem.

Burayı çok az dostumla paylaştım. Evimi, odamı, bahçemi, kısaca dünyamı çok az insana açtım. Kalbimi de açtıklarımdı onlar. Şimdi bakıyorum, sonsuz hakedenlerin yanında, arka bahçeme adım bile atmaması gerekenler varmış aralarında. "dost" kelimesine leke sürenler. Hayal kırıklığına uğratanlar beni.

Buradan ayrılırken hepsini gömmüş olacağım. Yeni evime, yeni odama, yeni bahçeme hiç birini sokmayacağım ki, kirlenmesin oralar da. Yerlerini bilsinler, uzak dursunlar benden. Yeni bahçem saf, tertemiz olsun. Oraya kötü anılar doldurmayacağım, küçücük bir alanım olacak ki, seçerek koyayım değerlileri, özenle, eleyerek, hakeden kişilere hakettikleri yerleri verebileyim.

Bu bahçeden kocaman bir parça alacağım kendime ama, geçmişimden de taneler gömeceğim oraya. Ama o kadar kısırlar ki bu parçalar, büyüyemeyecekler, benden başka kimse değer verip de sulamayacak onları. Hakettikleri gibi çürüyüp gidecekler arka bahçenin karanlık toprağında. Ve ben dönüp arkama bakmayacağım.

26 Ağustos 2011 Cuma

düğüm

yazamıyorum bir süredir. kalemim pas tutmuş, kelimelerim düğümlenmiş sanki.
bozamıyorum bir türlü düğümü, içine girdiğim çıkmazdan bir çıkış bulamıyorum.
üzüyor bu beni, kalemim en güvendiğim yanım diye belki de. belki de hayallerimin temelinde yazmak olduğundan.
hayallerime ulaşamamak benim hayattaki en büyük korkum, en büyük acım, çaresizliğim ve nefretim.
şimdi deniyorum da, takılı kalıyor yine kelimeler bir yerde. açamıyorum ruhumun derinliklerini.
öyle sığ, öyle basit ve öyle anlamsız ki parmaklarımın ucundakiler, yakıştıramıyorum içimdeki kıza.
değişecek ama. değiştirecek insanlar var hayatımda. şükretmekle yetineceğim şimdilik. teşekkür etmekle.
bana -kağıda dökemediklerim de olsa- kattıklarından dolayı sonsuz teşekkürler hepsine. sonsuz.