12 Mayıs 2010 Çarşamba

orada KALmak

üzerimden güldü geçti martılar, dinleyerek başlamak istedim yine.

evimden çok ev, ailem kadar aile olan insanlar dolu martı yuvası, KAL.. yavru martı lakabımıza alışmaya çalışırken ne oldu, hangi ara oldu da biz mezun martı kategorisine geçiş yaptık, ne zaman okul hatıralarına gözler dolar oldu bilmem. tek bildiğim, o 6 mayıs'ın, okuldaki son günümüzün, siz parayla biz beleş ibne senjozefin, yakılan meşalelerin, 'o9 yazısını yazışımızın üzerinden 1 sene geçmiş. 1 sene!! şimdi '1o mezun oluyor, son fotoğrafları lise eteğiyle, son videoları hep birlikte, bir yerlerden görüyorum onları da, içim cız ediyor, bir sene önce kalbimizi bırakıp ayrıldığımız, onlara emanet ettiğimiz yuvamızı şimdi de onlar terk etmek zorunda, yeni yavru martılara yer açmak için.
ama bilmeleri gereken birşey var ki, o da asla oradan ayrılmayacak olmaları aslında. o çamlığın kokusuyla yaşayacakları attıkları her adımda. evet, yıllar olmadı belki daha ama, her gün o kadar yoğun hissediyorum ki kal özlemini, ileride azalmayacağını anlamak zor değil, eksik kaldığını hissedersin zaten..

birçoğu boğaziçi istiyor şimdi müstakbel mezun martıların. bense boğaziçinde hala misafir gibi hissediyorum kendimi. ''manzara'' dedikleri yere ''çamlık'' diyorum ben. manzarada içtiğim sigaradan, çamlıkta içtiğim sigaradan aldığım zevki almıyorum. (ki zaten 12 gün itibariyle bırakmışım, çamlıkta olsam bırakmazdım.) boğaz manzarası o şirin moda sahili manzarası kadar çekici gelmiyor bana, farklı bir kıtayı görmek, kalamış marina'yı görmek kadar heyecanlandırmıyor beni. yalan yok, çok memnunum boğaziçinden, olabileceğim tek yerdi kaldan sonra, ama kal değil işte..

liseme bu kadar düşkün olmamı anlayabilen kimse yok çevremde martılar dışında.. anlam veremeyenler, gülenler, yuh diyenler, göz devirenler çoğunlukta. ama ben de onları anlıyorum, kal havasını almadı ki onlar, polenli yolda yürümedi ki, çamlıkta büyümedi ki.. 3-4 değil, 5 sene yaşadık biz orada, ki 8 yıl yaşayanlardan almıştık mirasımızı, keş'ten stüdyo'ya, çamlığın kaçılabilecek en ufak deliğinden tüm hocaların efsanelerine herşeyi onlardan öğrenmiştik. en çok da birlik olmayı, bütün olmayı öğrenmiştik. ne kadar uygulayabildik, ne kadar alt dönemlerimize öğretebildik bilmem, ama kal'a iz bıraktığımızdan eminim, onun bizde bıraktığı izin yanında bir hiç de olsa..

5haziran.. özge'nin doğum günüyken bu gün sadece, geçen sene kep törenimiz vardı. bu sene ise talaş böreği gününe gideceğiz 5 haziranda, 1 yıl arayla, kepten talaşa.. 2009 talaşında daha olayın ciddiyetinin farkına varamamıştık, şaka gibi geliyordu mezun muamelesi, bu sene suratımıza tokat gibi çarpacak biliyorum.. 2009 talaşına kaanla gitmiştim, benden beteri var düşüncesi vardı içimde ona çaktırmasam da. hani ben daha buralı sayılırım, sen gideli 4 sene oldu oğlum diye, kendimi avutmaya çalışıyordum. bu sene elimi tutan geçen seneki halim olacak. oralarda bir yerlerde gezinen, lise eteğiyle elinde dosyalarıyla dolanan kız, bu sene daha güçlü olmam için yanımda olacak eminim.

evet, bir sene geçti ve ben kaldım oralarda. sonsuza kadar ait hissedeceğim yerde, en sevdiğim bahçede, güzel ağacın gölgesinde, polenli yolun en köşesinde, basket sahasının parkesinde, teknoloji sınıfı olamamış 12-i'nin penceresinde. gittiğim her yere taşıdığım kal sevgisiyle, biraz kıskançlıkla izlediğim alt dönemim de mezun olurken, gelecek dönemlerin ruhumuzu taşıyabilmesini diliyorum sadece. ve sonuna kadar tadını çıkarsınlar hayatlarının en güzel en ama en harika 5 senesinin.. bir anda bitiyor, dönülüp de bir saniyesi tekrar yaşanılamıyor çünkü..

2 yorum:

  1. Çocukken girdiğim okul, büyüyerek çıktığım yuva...

    Hiçbiyerde bulunamayacak dostluklar...

    Öyle lafın gelişi söylemek için söylenmiş sözler değil bunlar...

    Yüzünü görmeden sesini duymadan varlığını hissetmeden yaşayamayacağım insanlar...

    Kelimelerimin belli bi yerden sonra kifayetsiz kalacağı, cümlelerimin üç noktalarla sonuçlanacağı bu satırlar...

    Okuyan, okutan, yüreğine hayatının belli bir bölümünde martı uğramış insanlara sevgiler..

    YanıtlaSil
  2. sadece KAL değil hissetmesini, duyumsamasını bilen herkesin kendi lises en az bu kadar değerlidir. Hani demişsin ya çoğunluk anlayamıyor bunu diye... Bu nedenle yazmak istedim. Ben de çok düşkünüm, ve deli diyorlar:) desinler... önemli olan ot olmamayı başarabilmek, vefa-anı-saygı-özlem hepsini bir anda yaşamayı becerebilmek.
    tebrik ederim bu hassasiyete sahip olduğun için...

    YanıtlaSil

söylemeden edemicem..