6 yıl önce, güzel bir çift göz açıldı ve benim için bitmeyecek bir efsane başladı. aslında ben 4 yıl önce başladım, 2 sezonu yaklaşık 3 günde izleyip, 3. sezondan dünyayı yakalamıştım. geç bile kalmışım ama, o 2 sezonu arka arkaya dilediğimce tadını çıkartarak izleme şansım olduğu için de dengeledim bu negativiteyi. (laf.) o güzel gözler tabii ki jack'e aitti, efsanenin esas sahibi bence. başrol kavramının soyut olduğu bir yapımdı lost, buna rağmen jack karakteriyle matthew fox bas bas bağırıyordu ben başrolüm kardeşim diye. etkisinin azaldığı ve arttığı bölümler, hatta sezonlar olmasına rağmen, jack shephard her zaman 1 numara oldu lost için.
lost, her bölümüyle tartışma konusu oldu biz lost severler için. hani o neydi bu neydi den çok, teorilerimiz vardı, her lost fanının mutlaka onlarca teorisi olurdu, şarttı bu. çünkü lostu sadece izlemek değildi lost fanatiği olmak, yorumlamak, üzerine düşünmek, arkadaşlarla tartışmak, forumları okumak, yeni fikirleri kabul etmek veya başkalarının tezlerini çürütmek de bir parçasıydı lost izlemenin. hep merak etmekti lost fanatiği olmak, hep düşünmekti. hep yeni sorulara cevap arayıp hiç bulamamaktı. ama biz lostu böyle sevdik. merak edip meraktan çatlayıp aylarca yeni bölüm beklemeyi sevdik, mazoşist bir zevk aldık bize yaptıkları işkenceden. ilk sezon bitiminde bir hatch patlattılar, ikinci sezona kadar kaç ölü kaç yaralı acaba lostçulardan.. listeyi her bir mistery ile uzatmayacağım tabii, esas nokta kapıldı.
5. sezon bitiminde, yine müthiş ötesi bir sezon finali karşıladı bizi. sanırım benim en çok beğendiğim finaldi 6 sezon içinde, çünkü bu kez, lost başlayana kadar düşündüm ne olacağını, juliet'in sonunda patlattığı nükleer silahın neye yol açacağını, adadakilere ve ada dışındakilere ne olacağını.. çıldırdığım bir diğer final ''we have to go back kate'' idi elbet, ama hayır, 5. sezonun bu son bölümü lost fanatizmime tavan yaptırmış, tavanları kırıp göklere çıkarmıştı. sonra tuhaf bir bekleme dönemine girdik. bir yandan başlasın artık, öğrenelim neler olmuş diyorduk, bir yandan da başlamasın istiyorduk çünkü başlayınca bitecek, bitince de lost tamamen gidecekti, artık sezon finali değildi bizi bekleyen, büyük finaldi.. peki neydi büyük finalden beklentilerimiz?
kendime soruyorum, ne bekliyordum büyük finalden diye, net cevaplarım yok. fakat, bize tüm sorularımızı cevaplayacakları vaadini verdiler mi, verdiler. tuttular mı, tutmadılar. ama tutabilirler miydi? bence tutamazlardı. ha, 6. sezona öyle bir başlarsın ki, yeni sorular soru işartelerinden denizler yapmak yerine çözümleri sunan, sayıları açıklayan, hurley'i, miles'ı, walt'u açıklayan, jack'in babasından, görünmez jacob'a, man in black'in (adamın adı bile yok) olayından, o danielle denen kadına her bilinmeyeni kapsayan bir açıklama yapan sezonu dayardın bize, olurdu o zaman. 6. sezon, paralel evren sandığımız bir yeni dünyayla başladı ki, jack juliet'le evlenmiş, çocuğu olmuş, sawyer dedektifmiş, miles ortağıymış. alex ben'in öğrencisi, locke ben'in iş arkadaşıymış, babam aslında annemin abisiymiş de kuzenim benim amcammış falan da filanmış. şimdi uçağa binerken jack bekardı da uçak 'düşmeyince' evli ve çocuklu bir adama mı dönüştü gibi saçma ama yerinde sorular oluşmaya başladı biz lost çevresinde. finalde aslında o dünyanın afterlife şeklinde bir duruma dönüştüğünü, adanın da araf olarak betimlendiğini görsek de, ı-ıh bu bizi tatmin etmedi. bir dokunuşla ada hayatını anımsamak bölümleri her ne kadar inanılmaz duygusal ve gözyaşlarıyla izlenen sahneler de olsa, dramatize ediliş ve önümüze pişirilip konuluş biçimi açısından biraz 'al evladım, ye bu şekeri' tadı vermedi değil.. kandırdılar yani bizi orada. mesela ben, jack ile kate'in dokunuşlarında adayı yaşama sahnelerinde ağlamaktan izleyemedim, doğal olarak dikkatim dağıldı, sinir olamadım. ya da sawyer ve juliet'in sarılıp ağladıkları kısımda onlara öylesine odaklanmıştım ki, juliet'in o hayatta jack'le evli olduğu detayı aklımdan gitmişti. bir de tabii tüm bölüm boyunca (yaklaşık 2 saat) lost'u son kez izliyor olmamın duygusal baskısı (yani son diyorsam yeni bölüm olarak son), psikolojimi öylesine bozdu ki, final bana zulüm gibi geldi, ağla ağla ağla, bulanık gördüğüm sahneler olmadı değil.
peki tatmin oldu mu lost sever? olmadı aslında. olmamakta da haklı. fakat, anlık tatminler için lost'u izleyen sözde fanlar, onlar tatmin olmasa da olur, hatta iyi olur. çünkü hala, aaa numaraları açıklamadılar pooooof 6 senem boşa gittiiiiii diye zırvalayan çakma takipçiler, bize nasıl büyük bir şans verildiğinin farkında değiller. şimdi, herşeyin çözüldüğü bir final hayal edelim. hatta 7. sezon belki, herşeyin ama herşeyin sırrını öğrendiğimiz, sayılardan adanın gizemine, özel güçlü insanlardan, claire'nin falcısına, walt ve michael'den hurley'in o kızcağızına kadar herşeyi çözen bir final. tamam, hiç bir soru işareti yok artık kafamızda, muhtemelen de hiç bir teorimiz tutmadı. herşeyi biliyoruz, ve acı gerçek hala ortada, lost bitti. a benim akıllı bıdıklarım, görmüyor musunuz, lost gündemimizde en fazla bir kaç hafta kalabilir o haliyle.. oysa şimdi, arkasında bıraktığı hala sırrı çözülmemiş mevzularıla bizi dinamik lost fanatikleri olarak yetiştirdi. biz aramızda konuşurken şimdi, yaa bak o da şöyleymiş demeyeceğiz ki, ya o değil de, şu neydi acaba, bence böyle böyleydi diyebileceğiz. ki bu bence bize bahşedilmiş bir durum. gündemimizden düşmeyecek lost böylece, teorilerimizi çürümüş ya da onaylanmış yapmayacak ki biz onları sürdürebileceğiz. yani demek istediğim o ki, gerçek lost fanları çok da üzülmemiş olmalılar bu cevaplanmamış onlarca soruya..
lost'la ve büyük finalle ilgili yazacağım, ekleyeceğim çok şey var daha. internetimdeki sorun yüzünden saatler kaybettim ve eklemelerimi yapamıyorum şuan. bu arada, ağır spoiler içerdiğimi, hatta direk finali anlattığımı biliyorum. ama fikrim şudur ki, eğer lost izliyor da, finali 1 hafta geçmesine rağmen hala izlemeden durabiliyorsanız, zaten lost fanı falan değilsinizdir, okuyup öğrenip tüm tadını kaçırmayı haketmişsinizdir, o yüzden sizi uyarmadım. hadi size geçmiş olsun. benim sonsuz aşkım bitmedi, hala senaryosunu yazıyorum ben..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
söylemeden edemicem..