25 Mart 2010 Perşembe

kendimi tanistirayim (kaan sezyum, ah!)

Ben senin kötü zamanınım. Otobüsü kaçırdığın anın, patronundan posta yediğin an ensendeki soğuk terim. Ben gözüne kaçan ama bir türlü çıkmayan kirpiğinim.
Sevmediğin birine attığın sahte gülüsemenim.
Aklında olan ama söyleyemediğin şeyim.
Hızlı hızlı atan kalbin ve kontolünü kaybeden dizlerinim.
Gün ortasında gelen mide bulantısıyım.
Soğuk havada ensene düşen tombul yağmur damlasıyım aynı zamanda.
Kapı kulbuna takılan en sevdiğin elbisedeki yırtığım.
Ben senin kusurlarınım, ulaşamadığın isteklerinim.
Sessiz bir odada seni ürküten ağzı kapalı pet şişe sesiyim.
Ben karanlık yolda seni rahatsız eden gölgeyim.
Pencerene vuran ağaç dalıyım.
Garip ses çıkartan bacakları kıllı bir böceğim.
Elmanın içindeki kurtlu bölümün en tatsız yeriyim.
İnsanların sana tuhaf bakışındaki ortak noktayım.
Gece geç saatte komşunun evinden gelen kavga sesiyim.
Balkon pervazında görmediğin yükseltiyim.
Arabanın camına vuran taş parçasıyım.
İşten çıkarken son saniyede sana patlayan fazla mesainim.
Tuvalet kuyruğunda bitmeyen sırada seni zorlayan idrar kesenim.
Mutfakta dolaptan üzerine düşen hamamböceğiyim.
Sokakta sana hırlayan köpeğim.
O köpeğin hırlama sesine gelen arkadaşları da benim.
Ben senin rahatsızlığınım.
Tatil gününde başına gelen tatsız olayım.
Yolda patlayan lastiğine giren inşaat çivisiyim.
Uykusuzluk çektiğin günlerde aklına giren uykusuzluk düşüncesiyim.
Herkesin senden daha iyi olduğu fikriyim.
Seni çalışmanın ortasında bölen laubali arkadaşınım.
Ortamlardaki gerginliğim.
Ben sürekli kazananım.
Senin arkandan sana bakanım.
Yukarıdaki her şeyi gören de benim.
Benden korkarken yaşadığın korku duygusuyum, garip değil mi?
Ben suyun altındaki görünmeyen dibim.
Dolaşan karaltı, evine girmiş olan hırsızın bıraktığı rahatsızlık hissiyim.
Beslediğin hayvanına çarpan arabanın şoförüyüm.
Kamyon altında kalan ilk bisikletinim.
Ben senin kötü saç kesimin, seçemediğin giysin, istemediğin bir anda ortaya çıkan yırtık çorabınım.
Ben sigaranı yakamadığın çakmak, bulamadığın kibritlerinim.
Kolunu vurduğun sehpanın köşesiyim.
Ben anesteziden önce son düşündüğün şeyim.
Hiçbir zaman olamayacağın ‘iyi sen’im.
Zamanında yapılması gereken ama yapılmamış işinim.
Eline inen çekicim.
Ağzına kaçan ufak sineğim.
Salatandaki kol kılıyım.
Pos makinesinin hata mesajını veren sesiyim.
Işıklarda karşıdan karşıya geçerken duyduğun fren sesiyim.
Kötü bir kokuyum, nereden geldiğim belli değil.
O içtiğin son yudum, çektiğin son fırtım.
Sabah uyandığında buzdolabında bulduğun içi boş su şişesiyim.
Ben senin biriken faturalarınım.
Ödemeyediğin kredi kartı borcunda her ay artan faizinim.
Genç yaşta ölen insanlara duyduğun üzüntüyüm.
Ben senin ölüm korkunum. Tuvalette elini attığın rulonun son turuyum.
Deliler gibi ağladığında kafanı koyduğun yünlü yastığım.
Buzdolabındaki bozuk yiyecek kokusuyum.
Evinin köşelerindeki rutubetim. Oradayım, seni görüyorum.
Darbeleri yaşadığın andaki çaresizliğinim.
Polisin suratındaki korkutucu ifadeyim bazen, bazen ise politikacıların yüzsüzlüğü, bazen de taptığın şeylerin yok oluşuyum.
Ben gerçeğim, sen değilsin.
Dakikada 80 kez atıp yaşlanan kalbinin kas dokusuyum.
Uzayan tırnakların ya da arabanın üzerine sıçan kuşun bokuyum.
Bazen sempatiklik yapmak istediğimde ise elindeki kâğıt kesiğinin sızlamasıyım.
Suratına yediğin ilk tokadın yıllar sonra acı sızlamasıyım.
Ben karabiberliğin yerine geçmiş tuzluğum.
Ben senin çaresizliğinim.
Ben duşta kesilen elektriği kesen santralde, kötü gömleğin içinden görünen elim.
Ben arayıp da bulamadığın TV kanalıyım.
Ben akşamları evde zorla izlemeye çalıştığın dandik komedyenim.
Ben seni hiçbir zaman güldürmeyenim.
Ben çok sevdiğin birisini kaybettiğin zaman yaşadığın derin üzüntünün içindeki yalnızlık korkusuyum.
Ben kaybolan eşyanım. Evde unuttuğun kapı anahtarını tutan anhtarlıktaki sevimli maskotum.
Ben otobanda gördüğün ezilmiş hayvanlarım.
Ben duruyorum, sen ise gidemiyorsun.
Ben yaşayamadığın mutlulukları sana hatırlatan mineralim.
En kötü zamanda gelen başağrısıyım. Bir-iki dalga içinde kaldığında yaşadığın uyduruk boğulma hissiyim. Genzini yakan tuzlu suyum.
Öksürüp de kurtulamadığın gıcığım.
Güzel bir günde dışarıdayken seni saran sıkıntı duygusuyum.
Ev kapısının kırık kilidiyim.
Ben beklenmedik zamanda ortaya çıkanım, sen ise hep bekliyorsun.
Ben ‘Son bir isteğin var mı?’ sorusundaki vurguyum.
Ben yaşadığın kazıklarım.
Ben aklındaki yanlış düşünceyim.
Kırılan kalem sesinin odanın içindeki yankısıyım.
Ben insanların seni sevmemesi duygusuyum.
Eline saplanan olta iğnesiyim. Ayakkabının içine kaçan köşeli taş parçasıyım.
Ben yükseklik korkunum.
Ben senin yalnızlığınım ve hiçbir zaman yanında değilim.
Ben çok güzel günde birdenbire ortaya çıkan saçma tartışma konusuyum.
Ben birbirini çok sevenleri ayıran inadım.
Ben ciddiyetim.
Ben görgüsüzlüğüm.
Hayatın boyunca senden kurtulmayan kötü alışkanlıklarınım.
Ben imrendiğin her şeyim.
Bana hiçbir zaman sahip olamayacaksın.
Ben sevimsiz iş arkadaşınım. Geri zekâlı patronunum. Hafta sonu evine gelen tatsız arkadaşınım.
Ben zorla bir şey yemeni isteyen kötü yemek yapan uzak akrabanım. Ben ağzına giren ojeli parmağım.
Ben en sevdiğin kıyafetine dökülen ve çıkmayacak lekedeki sabit maddeyim.
Ben sevmediğin bir sebzeyim. Sana dilini ısırtan yoldaki tümseğim.
Yanlışlıkla attığın mesajım.
Ben sana yalan söyleyenim.
Ben senin bencil arkadaşlarınım. Ben senin kötü sevgilinim.
Ben gece geç saatlerde çalan telefonunun melodisiyim, ayrıca seni arayan ev sahibin de benim. Ben çok üşüdüğünde üzerini örtemeyen battaniyenin eksik kısmıyım.
Ben mutlulukların olmadığı yerdekiyim.
Ben senin kıskançlığınım.
Otobüste yanına oturan geyikçi adamım.
Ben kaybedemediğin kiloların, fast food yedikten sonra beliren pişmanlık hissinim.
Ben değerini bilmeyen kişilerin gördükleri kötü özelliklerinim.
Ben ağlayamadığın zaman boğazını düğümleyen hareketi yapan kas grubuyum.
Ben senin çirkinliğinim.
Ben sana iyi gelmeyen yanlış ilacın içindeki etken maddeyim.
Kendinden utandığın anlarda seni terleten kalın giysinin sırtına batan etiketiyim.
Tanıdın mı beni?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

söylemeden edemicem..