29 Mayıs 2011 Pazar

Dövme



"Dövme söyleyemediğin şeydir."

Her dövmenin de bir hikayesi olur gibi bir algı var bende. Hepsinin içinde hikayeler gizlidir ya da, sen niyet etmesen bile. Belki farketmeden bir hikaye oluşur ve sen onu kazırsın vücuduna. Kesin olansa benim buna olan inancım.

Benim hikayem 1 sene önce, o zaman hayatımda şimdiki kadar büyük bir yer kaplamayan ama yine şimdiki gibi özel olan birinin ağzından çıkan bir cümleyle başladı. Her zamanki gibi derin sohbetlerimizden birinde, hayata, ölüme farklı bakış açıları getirir, ne olabileceği üzerine tartışırken Kaan belki de hayatımın cümlesi diyebileceğim cümleyi dile getirdi. "Ruhun eksi sonsuzla artı sonsuz arasında bir serüvende." Ruhun sonsuzluğuna inanıyoruz ikimiz de. Fakat bu cümleyi kuramazdım ben. Basit kelimelerin birleşmesinden böyle bir ahenk oluşması mıydı beni etkileyen yoksa konuşmanın büyüsü ve Kaan'ın kendinden eminliği miydi, bilmiyorum. O gün kurduğu cümle, aylarca gözümün önüne somut bir şekilde geldi, uzansam kelimelerine dokunabilecek gibiydim hep..

Üstünden çok uzun zaman geçti. Kaan benim için daha önemli olmaya başladı, daha içimde, daha ben demeye başladım ona geçen bu senede. Tanıdıkça hayranlık uyandıran insanlardan çünkü. Hele Melis'in hayatıma tekrar girişinden sonra, bağımızın daha kuvvetlendiğini düşünüyorum. Biz bu yakınlıktayken, birkaç ay önce annemle bir tartışmam oldu. Çok ağırdı, taşıyamayıp yere çöktüğüm cinsten. Hırsımdan ve sinirimden ağlarken Kaan'la konuşuyordum bir yandan. Şiddetime, çocukça çırpınmama şahit olduktan sonra, bir aydınlanmamı da gördü. Kendimi kapana kısılmış hissediyordum, gitmek istiyordum, "uçmak" istiyordum ve engellendiğim gerçeğini görmezden gelemiyordum. Hayatım boyunca özgür olmak istedim ben, hayatım boyunca uçmak istedim. Uçaklara, paraşütlere, parasailing ya da bungee jumping'e, yüksek apartmanların çatı katlarına ilgim bu yüzdendi hep. Kaan bunu çok iyi biliyordu. O günkü konuşmamız bir çok bastırılmış duygumu açığa çıkardı sanırım.

Çok kısa bir süre sonra, bir gün aniden bir fikir geldi aklıma. Özgürlüğe, uçmaya, sonsuzluğa bu kadar takıntılıyken ben, bir şekilde takıntımla barışık da olduğumun göstergesi olarak belki de, bunları vücuduma kazıma isteğiyle doldum. Kaan'la paylaştım bunu. Bir parça sen de varsın, demiştim ona anlatmadan önce, çünkü onun cümlesiydi ilhamımın en büyük kaynağı. İyi kötü çizim yapabildiğini de bildiğimden, çizmesini rica ettim. Etkilendi. Yapacağına söz verdi. Ben neredeyse silah zoruyla çizdirene kadar çizememiş olsa da, bunu üzerindeki baskıya veriyorum. Sonunda, zorladım onu ve ben asla görmeden, onun çizdiği dövmeyi yaptırmaya gittim, onunla.

Dövmeciye gidene kadaroldukça rahat ve hevesli idiysem de, kapıdan girdiğim an rahatlığım yerini paniğe, heves de yerini korkuya bırakmıştı. Ameliyathane gibi kokuyordu içerisi, ve baya baya ameliyathanede bulunacak aletler vardı odada. Kan aldıramayan, iğneye bakamayan, hastanelerden nefret eden ben, burada ne işim var diye düşünmeye başladım, vazgeçecek gibi bile oldum. Kendi kendime yaptığım cesaret konuşmalarını, dövmeciyle samimiyetimizi, çizim üzerinde oynamalarımızı geçip, direk dövmeye gelmek istiyorum. En son saniyede minicik bir ekleme yaptım dövmeme. İkizler sembolü. Burcumu çok sevdiğimden, ama en çok da haftaya doğum günüm olduğundan. Bu dövme biraz da doğum günü hediyemdi, çok ama çok özel bir günde, bir başkası için yaptırılıyordu bir yandan da.. Birini anmak, birine bir jest yapmak, onu sonsuz'a kadar yanımızda hissetmek için. Bir taşla kaç kuş vurduğumu sayamadım..





Bu dövmeye başlamadan hemen önceki halim. Dalgasına büktüm tabii dudaklarımı ama, korktum. Vallahi korktum. Korkumun ne kadar yersiz olduğunu da birinci saniye falan anlayıp rahatladım, sonrası muhteşemdi. Ben kendimi biliyorsam, müptela olmaya büyük adayım kesinlikle. Şimdi dövme biter bitmez çekilmiş, kırmızı halinin fotoğrafını da koyup bitireceğim.

Eksi sonsuzla artı sonsuz arasındaki serüveni yaşayan ruhlarımız, kafeslere kapatılamayacak kadar özgür olmalıdırlar, hepsi bu. Özgür, sonsuz, ikizler. Asla sıkılmayacağım şeyler. Ve hayatım boyunca omzumda cümlesini taşıyacağım Kaan. Hani bazen asla pişman olmayacağınızı hissedersiniz ya, öyle bir şey işte.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

söylemeden edemicem..