18 Ocak 2011 Salı

tatlı bela

önsöz ya da açıklama: bu fotoğrafı liseyi çok özlediğim, onunla lisede olmayı çok özlediğim, beraber mezun olduğumuz ve çakma diplomalarımızı yanyana aldığımız için çok mutlu olduğum, o gün liseden birlikte ayrılırken hayatımızın geri kalanında da beraber olmak için kelimeleri kullanmadan bir söz verdiğimiz ve bu sözü şimdiye kadar tuttuğumuz için koydum. çok çirkiniz belki, ama o kadar güzeliz ki aslında..



Bela dediğimizde çirkin, istenmeyen şeyler gelir akla, o öyle değil.
Tatlı dediğimizde de tadından yenmez şeker şeyler gelir, öyle de değil.

ama yine de "tatlı bela" geliyor aklıma onu tanımlamak için, ne bileyim öyle gibi.

Kendisi aslında sadece 2004 yılından beri hayatımda olup, yine de yüzyıllardır varmış gibi hissettirenlerden. Hani birinin huyunu suyunu artık ezbere bilirsiniz, tapsanız da, sinir de olsanız değiştiremezsiniz, ama öyle kabul eder ve herşeyiyle öyle seversiniz ya, hah bu onlardan. Bir yanda anlatsam roman olur kıvamında biriktirdiğimiz anılar, bir yanda bir tanesini bile anlatmaya kıyamayacağım kadar 'bize özel' aslında. Belki o yüzden o kadar ayrı yeri, kimseyle paylaşamam da o yüzden belki, belki zamanla daha da fazla yer ettiğinden bende, bilemiyorum. Bildiğim birşey varsa, lisedeki ilk arkadaşım, hayatımın sonuna kadar arkadaşım olacak çok sayılı insanlardan biri.

Biraz mutsuz bu aralar, onu neşelendirme, koca suratını güldürme görevini her zamanki gibi seve seve üstlendim. Çaktırmasa da kıskançtır, ya da çaktırdığı kadar kıskanç değildir, tuhaf tipin tekidir de, bu özellikleri şuna sebep oluyor, ona blog yazmazsam karın ağrısından uyuyamıyor. Canım. Ben de döşüyorum ara ara, siparişi üzerine. Normalde yazmam için bir anda aklıma gelmesi falan gerekir, ama ona özel bir durum tabii ki söz konusu. İçimden gelenler bitmiyor ki hatuna karşı. Pis.

Şuan 2 kişilik yurt odasını tek başına işgal etmiş, 3 gün sonraki sınavı için stres olmakla meşgul. Yalnız hissediyor kendini, ki değil. Mutsuz hissediyor, ki olmamalı. Yalnızca 5 gün sonra havaalanında beraber free shop'ta takılacağımız, sonra beni uçağıma bindirdikten sonra kendi uçağına gideceği o efsane günü bekliyor olmalı. Ne olursa olsun bu ülke sınırlarından çıkma lüksüne sahip olduğu için bile şanslı olduğunun farkında olmalı. Döndüğünde hep beraber cozutabileceği, onu çok seven arkadaşları olduğu için durup durup sırıtmalı mesela. Bir de ben varım tabii, o yüzden ayrıca bir sevinç krizleri falan geçirmeli.

Bir şeyi de iyi bilmeli, ben bu dünyada ona belki anasından çok kızan insanım. Anasından çok seven insanım diyemem tabii ki, ama muhtemelen anası olsam yine bu kadar severdim. Severim de, döverim de diyorum ona hep, çünkü öyle. Çünkü bazen arkadaşların kafasına vurulmalı, daha net görebilsinler diye. Çünkü arkadaşlar hep ''orada" olmalı, çünkü biz hep "burada"yız birbirimiz için. Ve birşey daha, sınav, okul, lise, üniversite, stres, hepsi bir yere kadar. Kalıcı olan bizleriz. Aslında bize stres yaratan ve bizi üzen herşey, hep geçici olanlar. Mutluluk verenler, iyi hissettirenler ise, sevgi, dostluk, bütünlük, bunlar kalıcı. Bunların varlığıyla sonsuz mutlu olabiliriz aslında. Hem o, hem ben, hem hepimiz, her birimiz. Birbirimize tutundukça güzelleşiyor çünkü hayat. Birbirimize destek oldukça güçleniyoruz ve birbirimizle büyüyor, bütünleşiyoruz aslında. Bunların farkında olmak kadar, bunların farkına varmamıza sebep olacak arkadaşlarımız olduğu için de şanslıyız biz. Birbirimize emek verdiğimiz için şanslıyız, birbirimize sahip olduğumuz için şanslıyız.

Ben böyle görüyorum kendimi mesela o hayatımda olduğu için. "şanslı" Ve onun da şanslı olduğunu düşünüyorum ben hayatında olduğum için, hatta, BEN OLMASAYDIM NAPARDIN LAN diye çıkışmak istiyorum bazen egomu tavana vurdurup.

Sonuç, benim tatlı belam, Miss Piggy'm, Jennifer'ım, Angelina'n seni baya bir fazla seviyor, benim gibi baya da insan var, ama en birinci benim banne banne yani. Suratını asmaya her kalktığında ilk önce bunu aklına getir, (sonra beni) sonra bir sırıt, sonra da kocaman gülümse ki, hepimizin içini aydınlat. Yapmazsan, bana getirdiğin makarnaları ye. Sen anlarsın..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

söylemeden edemicem..