Çok emin değilim, ilk 10 sene çok net olmadığından tabii, ama hayatım boyunca bazı şeylere hiç prim vermediğime inanıyorum. Kötü niyet gibi. Kötü niyetlilerden olduğum bir tek gün yok mesela, hep ya iyi düşündüm, ya hiç düşünmemeye çalıştım. Bu konularda bir kızdan çok erkeğe benzerim mesela, birine imada bulunmam çoğu zaman. O kadar açık söylerim ki karşımdaki açıklığıma şaşırır. O yüzden arkadan iş çevirmek, birilerini çekiştirmek, başkalarını doldurmak, "saman altından su yürütmek" kısaca, hiç bana göre olmayan şeyler. Çoğu kıza yakışır ya, "sahte" sevgiler, sahte arkadaşlıklar, ne istediğini söyleyemeyen, ancak iş çevirerek elde eden insanlar, bana hiç uymazkar, hiç hiç bana göre değiller.
Bu sebepten bazen çok yalnız hissettiğim doğru. Kendimi birilerine kanıtlama güdüm doğuştan noksan olduğu için, "kim ne düşünürse düşünsün, ben kendimi bildikten sonra önemli değil" kafasındayım hep. Bu insana huzur verir mesela. Bir düşünün, kıskanç, fesat insanlar huzurlu olamaz. Hep kuran, hep karşısındakinin hareketlerinin altında başka şeyler, fazla şeyler arayan insanlar huzurlu yaşayamaz, huzurlu uyuyamaz. Ben hep rahat uyurum, kafamda o tilkiler hiç gezinmedi benim. Ha, sinsi değilim diye saf olduğumu da söylemiyorum tabii ki. Hiç saf değilim hem de, çok zordur beni kandırmak. Kanmış gibi yaparım, muhatap olmadığım için. Ciddiye almadığım için, önemsemediğim için. Karşımda önemsediğim biri varsa ancak onun için uğraşırım, değdiğine inanıyorsam. Çoğu zaman yanıldım ama, denedim en azından bunu.
Anlayamadığım, büyük bir özgürlükle kutsanmışken insanların neden bundan faydalanmadıkları.. Birini sevmeme özgürlüğüne sahibiz hepimiz. Düşünsenize, kimse HİÇ BİRİNİ sevmek zorunda değil. Zorunda değiliz! Sevmeyebiliriz.. Peki, ne sebep oluyor özgürlüğünüzü unutmanıza? Ne sebep oluyor sevmediğiniz insanlara sahte gülücükler dağıtmanıza, sahte sevgi sözcükleri kurmanıza? Benliğiniz hiç dürtmüyor mu sizi, "özgürsün sen, istediğin gibi davranabilirsin!" demiyor mu vicdanınız sizin? Yoksa sizde doğuştan noksan olan erdemler benlik sahibi olmak, vicdan sahibi olmak gibi hayati şeyler mi?
Saf değilim dedim ama, bir konuda çok safım. Bir gün mutlaka fesatlığın kaybedeceğine, iyiliğin, iyi niyetin, açıklığın, dobralığın kazanacağına çok içten inanıyorum. Hala, saf gibi inanıyorum. Beni bu inancımdan uzaklaştırmaya çalışan herkese, her şeye rağmen inanmaya hep devam ediyorum. Kötü kraliçe hep kötü hamleler yapıyor, ben pamuk prenses gibi, iyiliğe tutunuyorum. İçimdeki en büyük korku belki, bir gün o acıdığım, iğrendiğim insanların kapıldığı duygulara kapılmak. Onlara benzemekten ödüm kopuyor.. Bugüne kadar benzemedim, benzemediğim için de kabul edemediler bir türlü, kendileri gibi kötü olanları kabul edebilir ancak kötü olanlar. Ama hala, yakışıklı prensiyle sonsuza kadar mutlu yaşayan pamuk prenses masalı var benim hafızamda. Hiç birine istediğini verip kötü olmaya niyetim yok asla..
bu kadar şeffaf bir yazı okumayalı uzun zaman olmuştu,,
YanıtlaSil