23 Temmuz 2010 Cuma

arnavutköy


boğaziçi'nde okuyorsanız, bebek'e sık sık yokuşlardan inersiniz. okulun içinden olabileceği gibi, küçük bebek yokuşu ya da güney kapının yanındaki dik yokuş da olabilir tercihiniz. bebek'e inerken yıldız lisesi'ni farkedebilirsiniz bir gün ansızın. kapkaranlık, kocaman korkutucu kapısı olan bir lise. inanamazsınız hatta. o sokakta bir de yıldız teknik üniversitesi rektörlüğünün konutu vardır, özenirsiniz.

bebek'te adımlarınız yavaşlar önce, manzara sizi büyüler. ağır ağır yürürsünüz, elinizde içecek birşeyler varsa yudumlaya yudumlaya. sonra bir bankta oturur denizi izlersiniz. hatta daha güzel bir bank bulursunuz sonra, denize sıfır, adile sultan sarayı'nın tam karşısında. saraya bakarsınız, 2. köprüye bakarsınız. 2. köprü birden havada gibi görünür size, avrupa yakası'ndaki ayağını göremediğiniz için, korkarsınız köprü bir anda devrilecek gibi gelir. sonra bir tarafı daha uzun olan bu köprü, bir tramplene dönüşür hayal gücünüzde. sağ tarafınızda, asya kıtasından ta ulus'a kadar uzanan elektrik telleri farkedersiniz. daha önce hiç farketmediğiniz bu tellerin o kadar uzadığına inanamazsınız, uzarmış meğer, öğrenirsiniz.



sonra ayaklarınız arnavutköy'e götürür sizi. önceleri arnavutköy, sahilinden yürünüp geçilen bir yerdir sizin için.
sonra bir gün ara sokaklarına dalarsınız. daha önce adım atmadığınız sokakları loş ışıkta görmek sizi büyüler. bin yıllıkmış gibi görünen binaların yanına tezat olurcasına yeni bir hava hakimdir arnavutköy'ün arka sokaklarına. ıssızdır, sessizdir ama korkmazsınız. sokak lambaları yoldan çok şeyi aydınlatır orda. sarmaş dolaş kediler görürsünüz duvarlarda. dik ve karanlık merdivenler görürsünüz, ürkersiniz. arada köpek havlamaları da tırsıp yerinizde sıçramanıza sebep olur, kendinize gülersiniz. karanlıktan korkmadıkça, ıssızlıktan da korkmazsınız. ama bir köpek havlaması, bir araba farı yerinizde sıçratabilir sizi. merdivenlere oturup orada kalmak isteyebilirsiniz, gece boyunca, o hafta boyunca, ya da bir ay boyunca. kendinizi bile dinlemezsiniz o sokaklarda, zaman durmuştur sanki, o kadar uzaksınızdır tüm dünyadan. o yüzden fazla güzeldir arnavutköy'ün ara sokakları, soyutlanmak için birebirdir.
bir de tam ayrılacağınız sırada bir manzara çarpar gözünüze, korkmadan dalarsınız bir köşkün sınırları içine. çünkü denize sıfırdır ordan bakılınca dünya, bir adım atsanız sanki asya kıtasındasınızdır, ama bir o kadar da uzaksınızdır aslında, yukarlardasınızdır. hayran olarak bakarsınız geceye, ayışığına aşık olursunuz boğaz'a karşı. gece bitsin istemezsiniz, saatler aksın istemezsiniz. diğer her yer çirkin görünür gözünüze oradan bakınca.

yazık ki, bir gece manzarası fotoğrafı bulamadım arnavutköy adına. üzüldüm, o şirin evleri, dar, çıkmaz sokakları, 4 hatta 5 yol ağızlarını gösterebilmek isterdim. ya da ben göstermeyeyim, kendiniz gidin görün zaten. bir masal da siz yaşayın orada. benimki çok güzeldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

söylemeden edemicem..