9 Şubat 2010 Salı

net.

net dediğim, nitelikli eğitim topluluğu. yalnızca bir eğitim topluluğu olmaktan çook uzak 6 nitelikli ve girişimci -canım ciğerim- hocamızın bir araya gelip, deniz müzesi tadında döşedikleri şipşirin 2 katlı minik eğitim yuvamız 'net'.
bir kere çok eğlenirdik orada biz. adam yerine konurduk, aile ortamında, her tür şeyimizi konuşabileceğimiz büyüklerimiz ve yaşıtlarımızla donatılmıştık.
bir gazi hocamız vardı, gencecik bir baba hepimize. odasına girer, arkadaş gibi, abi gibi muhabbet ederdik.
benim kumadama benzettiğim, yeşile boyasak shrek'e dönebilecek dünya tatlısı kocaman bir tarkan hocamız vardı. güya felsefe dersine gelirdi de, rehberlik de onun işiydi. onun odasına girince muhtemelen öldürücü bir bakış arkasından sıcak bir gülümseme ve baya şen bir kahkaha ile karşılaşırdık. ders çalışmıyorum diye acayip kızardı ilk başta da, sonra benim çalışarak değil gezerek başarılı olduğumu çözdü ve beni rahat bıraktı.
fulya hoca tarih hocalarım arasında açık ara en iyisiydi, ağzımız açık onu dinlerdik, hiç baydığımızı hatırlamıyorum.
nevruz hanım, tam bir çatlak, çook tatlı bir coğrafyacıydı. bizim için boş gününde gelirdi, canım benim.
cem bey, heey desss diye çağırırdı beni, heey ceemm derdim ben de ona, zeka fışkırırdı ondan da.
güzel murat, dünyanın en muhteşem adamı da bizim geometricimizdi. bir ara okuldaki sınavımız için yamuk ve paralelkenar'ı bize öyle müthiş anlatmıştı ki, diğer öğrencilerin yapamadığı soruları biz onlara anlatıyorduk, expert olmuştuk resmen. mumu, muhteşem murat, hakikaten çok güzel adamdı, çok kafa adamdı. her dersinde gülmekten yarılırdık.
e bir de savaş vardı, benim yakışıklı kelim, 1 numaralı matematikçim. onun derslerini iple çekerdim. çünkü bir girer, fırtına gibi eser, iki dakikada konusunu anlatır, öğretir, kavratırdı, sonra hayvanlar gibi muhabbete ve eğlenceye dalardık beraber. küfür kağıdı mı yapmadık onunla, sevgililerimizi mi çekiştirmedik. hepimiz ona aşıktık, o da hepimize aşıktı. hepimiz onunla kankaydık, o da hepimizle kankaydı. yaşlanmasına, göbeklenmesine, saçlarının günden güne dökülmesine şahit olmasam hep aşık olabilirdim de, kaderine küssün ahah.
kantininden sekreterine, güvenliğinden öğrencilerine, herkes müthişti orada. sınıfımız çok iyiydi, dersten çok eğlence vardı bizde, onu hatırlıyorum. mavi,yakamoz,yunus falan vardı. derin, anemon falan. çok güzeldi ya, çok iyidi. hepsini çok özledim de, ööyle anayım dedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

söylemeden edemicem..