çocukluktan beri süregelen bir ihtiyaç üzerine yıllar yılı bir kalem kağıt bir klavye bir defter bir bilgisayar ne bulursa içinden gelenleri yazıya dökmüş biri için geç bile kaldım belki bir blog yazmaya başlamaya. çok sebebi vardı aslında bunu ertelememin, kimseyle paylaşmayacaktım ki ben içimdekileri, yalnızca rahatlamak için yazardım hep. ama ne farkeder? yine kendim için yazacağım ve bu yine bir başlangıç olacak benim için.
okuma yazmayı ilkokula başlamadan uzun zaman önce sökmüştüm. ve çok meraklıydım yazmaya da okumaya da. hatırlıyorum, ilkokulun henüz ilk haftası nesrin öğretmen okumayı bilenlere bir uygulama yapmıştı. hepimizi tek tek yanına çağırıp 60 saniyede kaç kelime okuyacağımızı hesaplamıştı. 60tan biraz fazlaydı okuduğum kelime sayısı. neden mi hatırladım bunu? çünkü tuttuğum ilk günlüğün, ilk sayfası bu anıyla başlıyordu. annem sayfamı okuyup 'atmış' değil de 'altmış' yazdığım için gurur duymuştu benimle. ilk sevinçlerden biri. o günlüğe veya daha sonra tutmaya çabaladıklarıma ne oldu pek bilmiyorum, bir tanesi hariç. 6. sınıfta üzerinde harry potter resmi olan kalın kaplı minik bir defterim vardı yanımdan hiç ayırmadığım. günlüğümdü ya da öyle bir şeylerdi. sonra kendi yazdıklarımı unutabilirmişim ya da o defterden kurtulunca yaşadıklarımdan da kurtulabilirmişim gibi defteri sayfa sayfa parçalayıp yok etmiştim. amaçsızlık. bu salakça huyumu nasıl edindim kendime inanamıyorum, anıları yok etmek? inanılmaz. çok şükür ki kurtuldum bu rezil hareketten asla anılarımı parçalara ayırmıyorum uzun süredir. gökhan sayesinde biraz da. çocukluk aşkımla birbirimize yazdığımız minik mektupları yok ettiğim için hala deliler gibi pişmanım ya, şimdi beraber yine sokakta oturup o kağıtları okuyacak ve katılana kadar gülecektik. benim yüzümden mahvoldu bu ama olsun, akıllandım ya. bundan sonra bakmaya katlanamadığım anılarımı bile yok etmeyeceğim dedim -ki sözümü çoğunlukla tutuyorum- en fazla ortadan kaldıracaktım bir süreliğine, canımı acıtmayana kadar. sonra bulduğumda da en fazla bir damla gözyaşı ve ufak bir tebessüme sebep olacaklardı. anıları yok etmemek lazım gerçekten. aklımdan ne geçiyormuş acaba. ahh. her neyse, bu bir başlangıç dedim, hayat hikayemle girmeme gerek yok sadece yazmaya bir başladım mı hızımı alamıyorum ve sayfalar dolusu yazmaya devam ediyorum ta ki parmaklarım yorgun düşene dek. bu kez kesiyorum bu yazıyı. daha yazmam gereken çok şey var
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
söylemeden edemicem..