sanırım öyle anlardan biri, ama eller kendini açıklama ihtiyacı hissediyor niyeyse, sanki ayıpmış, günahmış gibi, düşüncelerinden utanırmış gibi. ama aslında utanmamak gerek, düşüncelere sebep olan hislerdir. hislere sebep olan bir çok etken olmakla beraber, çoğu zaman hep dış etkenlerdir bunlar.
biri sizi üzer mesela. ve o sizin çok sevdiğiniz biridir. üzer, görmezsiniz. üzer, görmezden gelirsiniz. üzer, boşverirsiniz. o kadar seviyorsunuzdur çünkü.
ama bir gün, bir bakarsınız ki, öyle bir kırmıştır ki aslında içinizi, daha fazla görmezden gelemeyeceksinizdir. kendinize sorduğunuzda, sebebini bile bilmezsiniz kırgınlığınızın, mutsuz hissedersiniz sadece onu düşününce. "eskisi gibi" kalıbını daha çok kullanır olursunuz kendi kendinize. "eskisi gibi değil" en genel olanıdır. eskisi gibi olmayansa, hemen hemen herşey olur gözünüzde.
benim bildiğim birşey varsa artık, empati kötüdür. bugüne kadar hep iyi öğretildi bize bu tabir. "empati kur kızım" "empati yap, kendini benim yerime koy" bla bla şeklinde uzayan o cümlelerin alt metni hep, empati iyidir, empati güzeldir, empati doğru sonuçlara ulaşmayı sağlar ifadeleriyle doludur. ama değilmiş. gerçekten empati kurdukça anlıyorum ki, empati iyi değil. eğer siz hassas bir insansanız, ve hatta hassasslığınızı insanlara göstermekten bile kaçınacak kadar hassassanız, empati kurmak sizi sadece yıpratır. "ben olsaydım"la başlayan, her kelimesi acı veren cümleler kurarsınız. ve bu iyi değildir. empati kurdukça kalbim kırılıyor. kalbim kırıldıkça anlıyorum.
empati kötü.
ellerimin kontrolünü de ele geçirdim şuan, artık düşündükçe yazasım bile gelmiyor içimdekileri, çoğu zaman. çoğu zamanı her zamana dönüştürmeyeceğim bir ruh hali istiyorum sadece, o kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
söylemeden edemicem..