7 Ağustos 2012 Salı

eskidendi.. uyuyamadığım zamanlarda yazı yazmaya başlamıştım. o yazıların çoğunu yırtıp attım, bir kısmı taşınırken anılarımla beraber eski yuvamda kaldı, çok azı da buralarda. neler yazdım, hatırlamıyorum.

asla insomnia triplerine girmedim. asla "uyuyamayan" bir insan da olmadım. hep sebepleri vardır uykusuzluğumun. bu geceki basit bir çekirge istilası gibi görünebilir. bilmem, öyledir belki de. ama garip, yatasım bile yok..

deniz'i çok andım bugün.. onu gördüğüm bir yerde yürüdüm, onunla oturduğum bir yerde oturdum, sevdiği bir şarkı çalındı bir yerde kulağıma. bugün onu çok andım, çok özledim.. neden gitti, bunu sordum kendime. ve birini kaybetmeden anlayamayacağımız yapılamamışların pişmanlığıyla buruldum biraz..

sevdiğin insanların yanındayken çok anlamıyorsun, yaranın sıcak olduğu anlarda kendini çok hissettirmemesine benzer biraz. yalnız kalınca vurur ama, yara soğuduğunda sızım sızım sızlaması aynı. eve gelip sessizliği yaşadığımda vurdu. özlediğim ne çok şey var..

liseyi özledim. lisede yaşadığım tam anlamıyla "masumiyet" karşılığı sevgileri. ilk dostlarımı, ilk aşklarımı, ilk acılarımı hatırladım. kimlere, neden ağladığımı. ama lanet ederek değil, şükrederek hatırladım..

2009'u hatırladım, herhangi bir insan için "hayatının hatası" olabilecek dönüşüm olayımı. sonunda canımı acıtan  hatta belki kanatan, ama beni büyüten, geliştiren olayları.. özlemedim, pişman da olmadım. sadece farklı davransaydım, bir tek kararı farklı verseydim bugün nerede, ne yapıyor olurdum onu düşündüm..

umutsuz bir insan da olmadım hiç. acılarla tükenen değil, güçlenen olmak daha doğru geldi hep. ama bazı acılar, bazı zamansız ve tamamen anlamsız acılar, istemsiz isyanlara da sebep oldu. bağırmak istedim, ne-den?

bulamadım bir neden. sanırım bugün biraz da ondan uyuyamıyorum. uykuyu bu kadar seven ben, kendimi mi cezalandırıyorum o yatağa yatmayarak, inanın fikrim yok.. bildiğim az şeyden biri, kendimi bile hala tam tanımadığım..

ihtiyaç duyuyorum. birine, bir yere, boşluğa ve biraz müziğe. yemek olmasın, içmek olmasın, gözler kapalı ve kulakta hafif bir müzik olsun, yanında elini tutup hiç bırakmamak istediğin biri. o kadar.. bak öyle ne güzel uyurum, ne tatlı dalarım gerçeklikten uzak mükemmeliyetlere..