sana seslendiğim isimle birilerine seslenmek canımı acıtıyor. hem de çok var o isimden biliyor musun?
sorun şu ki, daha bir sene bile olmadı, ama ben seni şimdiden çok özledim. olmuş muydu tanıştığımızdan beri 1 yıl görüşmediğimiz? olmuştu. ama bir daha göremeyeceğimi bilmiyordum o zaman seni. şimdi aklıma her gelişinde bunu getiriyorsun yanında. "beni bir daha göremeyeceksin."
sen ilk gittiğinde, bir hafta kendimi kapatmıştım. o günlerde dinlediğim şarkıları şimdi dinledikçe tuhaf oluyorum yine. Travis'ten Flowers in The Window ve My Eyes beni öldürüyor mesele hala.
*it's such a lovely day and i'm glad you feel the same. cause to stand up, out in the crowd you are one in a million and i love you so lets watch the flowers grow.
sanırım bir daha aynı hissedemeyeceğimiz için, bir daha çiçeklerin açtığını, baharın şehri güzelleştirdiğini göremeyeceğin için, sana gerçekten milyonda bir olduğunu söyleyemeyeceğim için. dinleyip dinleyip ağlamıştım günlerce.
my eyes'ta sadece "we can't see what you'll be" sözü bile nefesimi kesmeye yetiyor hala. nasıl göremeyiz ki? muhteşem bir genç adam, kim bilir neler olacaktı senden.
bir de sana hiç söylemediğim için çok pişman olduğum birşey var. "doğru söylemiştin. hepsinde haklıydın." okuyamayacağını bilerek yazmak ne kadar da kolay. ama vallahi bak, şimdi şansım olsa sana da söylerdim, yüz yıl güleceğini bildiğim halde. gülüşünü özledim. ne kadar zaman harcamışız surat asarak, belki de gülmekten başka yapacak şeyimiz olmasa da olurdu. Lisedeki gibi. Tek derdimizin okuldan kaçıp Ortaköy'e gitmek olduğu günlerdeki gibi. Senin o ergen suratınla karşıma dikildiğin günkü gibi.
Bir şarkı daha var, ilk "hissettiğimde" suçluluk duymuştum. Çünkü acı ilk günkü gibi değil. İlaçlarla içkilerle arkadaşlarla ancak dayanılan zamanki gibi değil. Hiç değil hem de. Joshua Radin, Brand New Day. Adından da belli ya,
it's a brand new day, the sun is shinningit's a brand new day, for the first time in such a long long time i know i'll be okay.
biliyordum çünkü iyileştiğimi. iyiyim de. ama böyle aklıma düştü mü bir kere de, senden başlıyorum, bütün o zamanlara, bütün kaybettiklerime, bütün özlediklerime gidiyorum. İzmir'e gidesim, Kordon'da tek başıma oturasım, dedemi ziyaret edesim geliyor. Adını bu sefer sulara bakarak söylüyorum. Böyle anlarda yanımda olan hiç kimse olmuyor. Sen de olmazdın belki, belki, asla bilemeyiz..